Spondilitler – Omurga Romatizmaları

Bu yazı Romatolog Dr. Selda Öktem tarafından herkesin anlayabileceği basitlikte ve sadelikte hazırlanmıştır.

Bu konu başlığı tek tip bir hastalığı tanımlamaz. Birbirine benzer özellikleri olan birkaç hastalığın oluşturduğu bir grubun adıdır.

  1. Ankilozan spondilit
  2. Psoriatik (sedef hastalığı ile ilişkili) spondilit
  3. Enteropatik (inflamatuar bağırsak hastalığı ile ilişkili) spondilit
  4. Reaktif spondilit
  5. Sınıflandırılamayan spondilitler

Hastalıkların ortak yakınmaları söz konusudur. Hepsinde alt bel ağrısı, topuk duyarlılığı, tekrarlayan tendinitler, gece ağrısı ve sabah tutukluğu ortaktır. Bazılarında çevresel eklem şişliği ve ağrısı daha sık görülmektedir. Yine değişen sıklıkta gözde kızarma-ağrı ile üveit görülmektedir. Crohn ve ülseratif kolit enteropatik spondilitte görülürken, mikroskopik kolit diğer gruplarda değişen sıklıkta görülebilmektedir.

Bu grup hastalıklar içinde en bilinen hastalık ankilozan spondilittir. Üstelik tüm  bu hastalık formları içinde en ağır klinik seyre sahip olanı ve en belirgin şekil bozukluğuna yol açanıdır. Diğerleri onun kadar ağır seyirli değildir. Erkekleri daha sıklıkla etkiler ve diğer hastalıklara göre çok daha genç yaşlarda ortaya çıkar. Bu hastalıkla ilgili ayrı bir başlıkta bilgiler paylaşılmıştır.

Psoriatik spondilit hastalığında sedef hastalığı omurganın tutuluşundan yıllar önce başlamış olabilir, bazen eş zamanlı başlayabilir nadir olarak da omurga sorunlarından sonra cilt bulguları ortaya çıkabilir. Ankilozan spondilite göre daha yavaş ilerleyen, daha sınırlı bir hastalıktır. Radyolojik olarak da ayırıcı bazı özellikleri vardır. Beraberinde çevresel eklemlerde şişme ve ağrı görülme olasılığı daha fazladır.

İnflamatuar bağırsak hastalıkları bilindiği gibi crohn hastalığı ve ülseratif kolittir. Ama mikroskopik kolit kavramı da bu grubun içinde incelenir. Spondilitli bir hastada hastalıktan önce veya yıllar sonra tespit edilen bir iltihaplı bağırsak hastalığı olması, hastayı bu gruba dahil eder. Yani belki birkaç yıl ankilozan spondilit olarak takip edilen hastada, sonradan bağırsak hastalığı ortaya çıkarsa, hastalığın ismi iltihaplı bağırsak hastalığı ilişkili spondilit olur. Bu tarz hastalıklar da ankilozan spondilit kadar ağır seyirli değildir. Genellikle kolitin aktif ve alevli olduğu dönemlerle alt bel ağrısının şiddeti uyum gösterir. Bazen her iki hastalık için ortak ilaçlar kullanılır. Koliti iyi tedavi ettiğinizde bel ağrısı veya çevresel eklem şişmesi de düzelme eğilimi gösterir. Bazen kolit tamamen yatışsa bile spondilit tedavisi bırakılmaz. Çünkü iltihaplı bağırsak hastalığı ile spondilitin tetiği çekilir ve spondilit düzelse bile tetiği çekilmiş omurga sorunu düzelmez. Günün birinde hasta gastroenteroloğu ile bağını koparabilir ama romatoloğu ile tam anlamıyla koparamaz.

Reaktif spondilit ise bir enfeksiyonun ardından birdenbire ortaya çıkan spondilitler için kullanılan isimdir. Bu enfeksiyon çoğunlukla idrar yolu, genital ve bağırsak enfeksiyonu olmaktadır. Bazı mikroorganizmalar romatizmal iltihabın tetiğini çekmektedir. Nadiren üst solunum yollarının bakteriyel enfeksiyonlarından sonra da ortaya çıkabilir. Bu enfeksiyon antibiotiklerle tedavi edilse bile, bir kere başlayan bu duyarlılık devam eder. Yani reaktif spondilit, mikroorganizamaya reaksiyon olarak başlar ama mikroorganizma vücuttan temizlense dahi bitmez. İlaçlarla kontrol altına alınır ama ara ara geçirilen enfeksiyonlarla alevlenmeler görülmektedir. Bu nedenle reaktif spondilit hastalarımızı enfeksiyondan korunma ve acil tedavi edilmesi konusunda uyarırız.

Sınıflandırılamayan spondilit grubu ise diğer hiçbir gruba dahil edilecek kriterleri taşımayan, daha hafif seyirli ve bazen sadece sakroiliak eklemlerle sınırlı spondilit için, çevresel eklemlerde şişliğin daha sık görüldüğü ve homojen olmayan hastalıkları topladığımız gruptur. Yani ne ankilozan spondilite uyacak kadar ağırdır, ne sedef hastalığı vardır, ne iltihaplı bağırsak sorunu vardır, ne de sorgulamada enfeksiyon sonrası başlamıştır. Daha hafif, sinsi bir alt bel ağrısı vardır. Yıllar geçse bile omurganın üst taraflarına yayılma eğilimi göstermez. Bazen diz ve ayak bileklerde şişme ve ağrıya neden olur. Üveit ve topuk duyarlılığı da daha az görülür.

Bu grup hastalıklarda hemen hemen ortak ilaçlar kullanılmaktadır. Yani hastalığa farklı bir isim vermiş olmak, tedaviyi çok fazla değiştirmez. Tedaviyi değiştiren hastalığın şiddetidir. Ankilozan spondilitte hastalık daha şiddetli seyir gösterdiği için daha kuvvetli ilaçlar kullanma ihtiyacı fazla olur. Son yıllarda geliştirilen iğne formundaki ilaçları ankilozan spondilitte ve şiddetli enteropatik spondilitte daha sıklıkla kullanırız.

Bütün hastalıklar için düzenli ilaç kullanımı, düzenli doktor kontrolü, spor, egzersiz ve yüzme çok önem taşır. Kaplıca ve termal sularla tedaviden özellikle kaçınılmalıdır. Hastalığın ve iltihabın tamamen yatıştığı dönemlerde kısa süreli gidilebilir ama zamanlamayı mutlaka hekim belirlemelidir.

Paylaşın:

Share on whatsapp
Share on email
Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin

“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”
Romatolog Dr. Selda Öktem